24 Temmuz 2015 Cuma

İnceleme: The Vincent Boys

Yakışıklı kuzenler, bir vaizin kızı ve daha fazla gizlenemeyen hisler. 



Kardeş çocukları Beau ve Sawyer Vincent, birbirlerinden gündüzle gece kadar farklılar. Birisi lisenin ve hatta kasabanın prensi olarak anılırken, diğeri resmen sürüden dışlanan kara koyun muamelesi görüyor. Ancak bir ortak noktaları var: Ashton.


Çocukken sıkı dost olan Beau, Sawyer ve Ashton büyüyüp karşı cinsin farkında olmaya başladıklarında işin rengi değişiyor ve üçlü dağılıyor. Çocukluk çağında yaramazlıklarıyla kasabaya nam salan Beau ile Ashton'ı beladan uzak tutmaya çalışan Sawyer, gençliğe adım attıklarında ansızın Ashton'ı sahipleniyor ve Ashton da herkesin hayran olduğu bu çocuğa layık olabilmek için çabalamaya başlıyor. Giriş bölümünün hemen ardından Ashton'ın üç senedir "Bay Mükemmel" ile birlikte olduğunu ve sadece Sawyer'a değil vaiz babasına ve annesine de yaranmak için içgüdülerine, düşüncelerine, arzularına ihanet ettiğini öğrenmeye başlıyoruz. Bir defasında son avı Beau olan ve yediği nanelerle adı çıkmış Nicole'u bile kafasına göre hareket ettiği için kıskandığını dile getiriyor. Tüm bunlar yaşanırken dağlarda bir keşif gezisine katılan Sawyer'ın Ashton'ı bir başına bıraktığı kavurucu yaz günlerinde Beau da tekrar sahneye çıkıyor.

Yaşanan olaylar, hem Ashton'ın hem de Beau'nun perspektifleriyle anlatılıyor ama ağırlıklı olarak Ashton'ın bakış açısıyla olanlara şahit oluyoruz. Ashton'ın herkesten saklamaya çalıştığı, derinlere gömdüğü hislerinin bir bir yüzeye çıkmasını ve belirli bir kırılma anından sonra çocukluk çağındaki suç ortağı Beau'nun da özlemle beklediği eski haline dönmesini takip ediyoruz. 

AŞAĞIDAKİ KISIM SPOILER İÇERİYOR.

Biraz da karakterlere değinmek istiyorum ancak bu kısım ister istemez spoiler içerecek ve kitabı henüz okumayanların aşağıdaki satırlardan uzak durmasını tavsiye ediyorum.

Her ne kadar kitapta bir anlığına görünmüş ve hemen sonrasında Ashton'ın hayatındaki kırılma anına hizmet etmesi amacıyla toprağa verilmiş olsa da Ashton'ın babaannesi renkli bir karakterdi. Her ne kadar "Güneyli, çılgın ve yaşlı kadın" tiplemesinin bir çeşidi olsa da eğlenceliydi. Dahası, onu çok iyi tanıyan Beau ile birlikte gerçekten Ashton'ın sığınabileceği dünyadaki iki insandan biriydi. 

Sawyer ise kitabın en sorunlu karakteriydi ve sonlara doğru Ashton'a karşı başlatılan "Amerikan lisesinde bullying" konulu saldırıların ardından yaşadığı pişmanlık pek tatmin edici olmadı. Davranışları çelişkiliydi ve temelde kitapta okurla arasındaki buzu kıracak, olaylara bir de onun açısından bakmamıza yol açacak pek fazla bir şey yoktu. Ayrıca göl kenarında kızı Beau'ya neredeyse resmi törenle teslim etmesi de inandırıcılıktan uzaktı. Beau'yla kardeş çıkmaları gibi dünya değiştiren bir aydınlanma ve öncesinde yaşadığını fark ettiği ihanet, özellikle bu yaştaki bir çocukta daha farklı yankılar uyandırabilirdi. Sanki bu karakterin üzerinde pek fazla durulmamıştı ve dolayısıyla kitabın sonu da tatsızlaştı. 

SPOILER İÇEREN KISIM BİTTİ.

Şöyle bir düşündüğümde The Vincent Boys, bir Abbi Glines romanından bekleneceği üzere tam da bu havalarda plajda uzanıp güneşlenirken bir yandan da hızla sayfaları çevirtecek türden, genellikle keyifli ve merak uyandırıcı bir romance'di diyebilirim.

Meraklısına ufak bir not: Kitabın orijinal hali genç yetişkinlere yönelik ve erotizm içermiyor. Ancak sonradan yayımlanan Extended and Uncut versiyon yetişkinlere yönelik ve +18.

Puan: 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...