Amcasının kurduğu lunaparkın açılışına katılmak üzere yola çıktığında başına bunların geleceğini asla tahmin edemezdi. Tıpkı onun gibi açılışa katılmak üzere gelen insanların arasında sinirlerine hakim olmakta zorlanan bir escort, son derece ciddi görünüşlü bir dedektif, pek sosyalleşme taraftarı olmayan bir geek, pek çok konuda bilgili bir muhabir, sakin kalmayı hayat felsefesi edinmiş gibi duran bir falcı ve genç kızların hayranlıkla takip ettiği genç bir müzik yıldızı da bulunuyordu. Birden ortaya çıkan domuz kostümlü Count Hogstein, yedi zorlu oyunu bitirmezlerse parkı havaya uçuracağını söylediğinde onun da amcasını kurtarmak için gönüllü olmaktan başka seçeneği kalmadı.
İşte bu görsel romanın olay akışı böyle başlıyor. Spoiler vermemek adına derinlemesine yorumlamayacağım ama oynarken çok eğlendiğimi bir şekilde belirtmem gerek.
Oyunda tabii ki en önemli unsur, hızla X'e basmanızı sağlayan heyecanlı ve bol sürprizli olay örgüsü. Kısaca değindiğim karakterlerin, anlayacağınız üzere kendine has bir yaşam tarzı ve tavırları var. İsterseniz hepsiyle kısaca vakit geçirebilir ve kimseyle romantik bir ilişki yaşamadan da oyunu tamamlayabilirsiniz. Çünkü aslında burada amaç, karakterlerin sağ salim oyunları tamamlayıp kendilerini ve parktaki masumları kurtarabilmeleri.
Şimdi biraz da atmosfere değinelim.
Oyunun geçtiği theme park, baştan sona video oyunlarına bir saygı duruşu niteliğinde. Parkın her bir bölümü bir oyun türüne özel olarak tasarlanmış. Oyunun başında öğrendiğimize göre oyun temalı bir park açmak da amcanın hayaliymiş. Böylece Count Hogstein'ın elinde bu hayali tam bir kabusa dönüşmüş oluyor.
Bitirdiğim oyunları başa sarıp oynamak adetim değildir. Fakat ilk elde oyunu, kurgunun görünüşte kötü çocuğu Mitarashi'yle tamamladığımdan diğer karakterlerin sırlarını öğrenmek için kesinlikle tekrar oynamak istiyorum. Aldığım tüyoya göre romantik ilgi odağı olarak muhabiri seçmediğiniz sürece karakterler tüm gizemlerini korumuş oluyormuş. Yani, toplam altı karakter olduğundan muhabiri sona bırakırsanız oyunu altı kez oynayarak her şeyi öğrenebilirsiniz.
Tüm bu nedenlerle diyebilirim ki Sweet Fuse: At Your Side, kıvamında Japonca seslendirmesi, merak uyandıran olay örgüsü ve ilgi çekici karakteriyle PlayStation Vita'da oynadığım en iyi oyunlardan biri oldu.
*Oyunun fragmanı ise burada.
**Okuduklarınızı beğendiyseniz Oyun Günlüğü | The Game Diaries yazı dizisine göz atın:
*Oyunun fragmanı ise burada.
**Okuduklarınızı beğendiyseniz Oyun Günlüğü | The Game Diaries yazı dizisine göz atın:
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #1: InFamous: Second Son
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #2: Sully ve Nate (Uncharted 3: Drake's Deception)
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #3: Assassin's Creed V: Zaman ve Mekan
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #4: Sound Shapes
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #5: Brothers: A Tale of Two Sons
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #6: Ne Oynasam? (PS Vita Edition)
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #7: Destiny of Spirits
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #8: Ezio ve Sofia
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #9: E3 2014 Edition
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #10: Bir Klasik: Broken Sword
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #11: Payday 2
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #12: Metrico
- Oyun Günlüğü | The Game Diaries #13: Papers, Please
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder