27 Temmuz 2013 Cumartesi

İnceleme: Yüz Bin Krallık

Dağılan tanrılar birliği, tüm dünyayı yöneten yaşlı bir kral ve taht için mücadele eden ikiz kardeşlerin arasına sürüklenen her şeyden habersiz bir kız.




Öncelikle, sürekli barbar olduğu söylenen, Kral Dekarta'nın yiğeni ve kitabın gözü Yeine Darr dahil olmak üzere kitapta birçok ilgiye değer karakter olduğunu belirtmeliyim.



Hatırlıyorsun. Düşün çocuk. Ben seni bundan daha güçlü yarattım. Sesler nelerdi? Kokular? Hatıralar nasıl bir his uyandırıyor sende?


Yeine, muhtemelen yaratılan en vatansever karakterlerden biri ve tam bir kick-ass. Fakat benim gözümde en değerli karakter Sieh oldu. Özellikle, kitabın bir noktasında Yeine ile birlikte oynadıkları oyunlar bana keyifli anlar yaşattı ve kitabın sonunda keşfettiğim "gerçek formu" beni büyüledi. Sieh'e ek olarak, gizemli Karanlık Tanrı Nahadoth da ustalıkla yaratılmış bir karakter olarak kitaba değer katıyor. Bunun tek nedeni de Yeine ile aralarındaki güçlü cinsel çekim değil üstelik. Diğer yandan, gölgede kalan ve son ana kadar çepeçevre gizlenen karakterler de var. Örneğin; Kral Dekarta ile birlikte vakit geçirmekten ziyade arkasından konuşulanları öğreniyoruz ki bu durumda edindiğimiz bilgiler sadece kaynakları kadar güvenilir oluyor.





Bedenim yere düşüyor, hareketsiz ama çevresine kandan bir nehir yayılıyor. Dekarta'nın gözleri bana dikili, başka ölü kadınları da görüyor sanki orada.


Kitaptaki şiddet dozu yüksek sahneler de bahsedilmeyecek gibi değil. Örneğin; Nahadoth'un "Elmaslar" isimli bölümde yaptıkları, daha önce hiçbir kitapta rastlamadığım cinstendi. Fakat ara sıra metindeki süslü betimleri takip etmekte zorlandığım da oldu ki aslında betimlemelerin amacı okura sanki o anda karakterin yanındaymış gibi büyülü bir his yaşatmaktır. Bunu hissedemediğim anlar oldu.



Yukarıda kabuslardan oluşmuş bir gök var. Gündüz mü gece mi ayırt edemiyorum. Ay da var güneş de ama hangisi hangisi, söylemek güç.


N.K. Jemisin'in kitabı, sırlarını bir anda ele vermeyen, sabırlı okura hitap eden türden. Sır perdesi, ancak kitabın ikinci yarısından sonra usulca açılmaya başlıyor. Ayrıca, yazarın anlatmak istediklerini belirli bir sıraya bağlı kalmadan, ani dönüşler yaparak anlatması da zaman zaman yorucu olabiliyor. Okurken, bazen kimin ne dediği ya da neyin gerçek neyin rüya olduğu kavraması güç bir hale gelebiliyor. Bu güçlükler aşılırsa, o zaman ortaya şahit olmaya değer bir serüven çıkıyor.


Orijinal Adı: The Hundred Thousand Kingdoms
Yazarı: N.K. Jemisin
Anahtar Kelimeler: İntikam, Entrika, Kader, Büyü.
Puan: 4

1 yorum:

  1. Mertcan Ölçer27 Temmuz 2013 17:54

    Ağustos ayının kitaplarına ekliyorum bunu artık. :D

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...